Hakaret Suçu ve Cezası (TCK 125)

İçindekiler
ToggleHakaret Suçu ve Cezası
Hakaret suçu, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını hedef alan, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde tanımlanmış bir suçtur. Günlük hayatta veya sosyal medya gibi dijital mecralarda söylenen aşağılayıcı sözler veya yakıştırmalar, hakaret suçu kapsamına girebilir. Bu yazıda hakaret suçu nedir, hakaret cezası nasıl belirlenir ve hakaret davası açma süreçleri nelerdir gibi konularda ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca kamu görevlisine hakaret, alenen hakaret gibi nitelikli durumlar ile hakaret davası açma şartları, ispat yükümlülüğü ve tazminat talepleri ele alınacaktır.
Hakaret Suçu Nedir?
Hakaret suçu, kanunda bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyebilecek nitelikte sözler söylemek veya fiillerde bulunmak olarak tanımlanmıştır. TCK md.125/1’e göre, bir kimseye onurunu kıracak somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi hakaret suçunu işlemiş olur.
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, hakaret suçunun temel şeklini ve nitelikli halleri ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Bu suç, kanunen “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında yer alır ve bu düzenleme ile kişilerin toplum içindeki saygınlığı, itibar ve haysiyeti korunmak istenmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için hedef alınan kişinin onurunun objektif olarak zedelenebilecek nitelikte bir saldırıya maruz kalması gerekir.
Hakaret suçunun oluşması için fiilin doğrudan mağdurun yüzüne karşı işlenmesi şart değildir. Mağdurun gıyabında hakaret de kanunda belirtilmiştir: Kişinin yokluğunda hakaret edilirse, bunun cezalandırılabilmesi için hakaretin en az üç kişinin duyacağı şekilde gerçekleşmesi gerekir. Örneğin, bir kişi bir toplantıda bulunmayan bir başkası hakkında ağır hakaret içeren sözler sarf eder ve bunu en az üç kişi duyarsa, mağdurun haberi olmasa bile hakaret suçu oluşabilir. Bu kural, arkasından hakarete uğrayan kişilerin korunmasını amaçlar.
Son olarak, hakaret suçu gerek sözle, gerek yazıyla, gerekse görüntülü iletiyle (örneğin mesaj, e-posta, sosyal medya paylaşımı gibi) işlenebilir. Mağdurun doğrudan doğruya muhatap alındığı bir iletiyle hakaret (TCK 125/2) de yüzüne karşı söylenmiş gibi değerlendirilir. Dolayısıyla, WhatsApp veya SMS ile küfür etmek, Twitter gibi platformlarda bir kişiyi etiketleyerek küçük düşürücü ifadeler kullanmak gibi eylemler de hakaret kapsamına girer.
Hakaret Suçunun Unsurları ve Hukuki Dayanakları
Suçun Unsurları
Hakaret suçunun oluşabilmesi için belli başlı unsurların bir araya gelmesi gerekir:
Fail (Suçu İşleyen): Hakaret suçunda fail herkes olabilir. Kanun, bu suç için özel bir fail niteliği aramamıştır; herhangi bir gerçek kişi (kadın veya erkek) hakaret fiilini işleyebilir. (Tüzel kişiler hakaret suçunun faili olamaz; ancak tüzel kişiliğin organı durumundaki gerçek kişiler fiili işlerse sorumlu olurlar.)
Mağdur (Hedef Kişi): Suçun mağduru da herhangi bir gerçek kişi olabilir. Kanun “bir kimseye” ifadesini kullandığı için, hakaret belirli bir kişiye yönelmelidir. Genel bir topluluğa yönelik hakaretamiz sözler, belirli bir kişi hedef göstermiyorsa TCK 125 kapsamında değerlendirilmeyebilir.
Fiil (Hakaret Eylemi): Suçun hareket unsuru, mağdura yönelik onur kırıcı söz söylemek veya isnatta bulunmaktır. Kanun iki şekilde hakaret eylemi tarif eder: (1) Somut bir fiil veya olgu isnat etmek (yani kişiye belli kötü bir şeyi yapmış olduğunu iddia etmek) veya (2) doğrudan sövmek, küfür etmek suretiyle onuruna saldırmak. Önemli olan, kullanılan ifadelerin objektif olarak kişinin toplum nezdindeki saygınlığını zedeleyebilecek nitelikte olmasıdır.
Manevi Unsur (Kast): Hakaret suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle (dikkatsizlik veya ihmal sonucu) hakaret mümkün değildir. Failin, söylediği sözlerin karşı tarafı küçük düşüreceğini bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir.
Hakaret suçunda netice unsuru, mağdurun onurunun rencide edilmesidir; ancak bu, ayrı bir sonuç olarak aranmaz, fiilin kendisi yeterlidir. Yani mağdurun gerçekten üzülmüş veya çevresinde itibarının zedelenmiş olması şart değildir; potansiyel olarak onur kırıcı bir eylem yapılmış olması yeterlidir.
Hukuki Dayanakları
Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca TCK 126-131. maddeler arasında hakaretle bağlantılı hükümler yer alır. Örneğin:
- TCK 125: Hakaret fiilinin tanımı, cezası ve nitelikli halleri bu maddede belirtilir.
- TCK 126: Mağdurun belirlenmesine ilişkin özel bir durumu içerir. (Not: Ölmüş kişinin hatırasına hakaret ayrı bir suç olarak TCK 130. maddede düzenlenmiştir.)
- TCK 127: Hakaret fiilinde isnadın ispatı konusunu düzenler. Yani, eğer hakaret somut bir fiil isnadı şeklindeyse, bu isnadın doğruluğunun nasıl ispat edilebileceğine dair koşullar bu maddede yer alır (aşağıda “Hakaret Suçunda İspat Yükümlülüğü” kısmında açıklanacaktır).
- TCK 129: Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi veya karşılıklı hakaret durumlarındaki özel hükümleri düzenler (örneğin karşılıklı hakarette ceza verilmeyebilmesi gibi).
- TCK 131: Hakaret suçunun takibinin şikâyete bağlı olduğunu ve şikâyetin geri alınması durumunda davanın düşeceğini belirtir.
Bu hukuki dayanaklar çerçevesinde, hakaret suçu işleyen kişiler hakkında cezai sürecin başlatılabilmesi için genellikle mağdurun şikayeti gerekmektedir. Mağdur şikayetinden vazgeçerse veya uzlaşma sağlanırsa ceza davası düşebilir.
Hakaret Suçunda Nitelikli Haller (Kamu Görevlisine, Sosyal Medyada, Alenen Hakaret vb.)
Kanun, hakaret suçunun bazı durumlarda daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerini öngörmüştür. TCK 125 maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında düzenlenen bu nitelikli durumlar şunlardır:
Kamu Görevlisine Hakaret (Görevinden Dolayı): Hakaret suçu, eğer bir kamu görevlisine karşı ve görevinden dolayı işlenmişse, cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz (TCK 125/3-a). Bu, örneğin bir polis memuruna görevini yaparken hakaret etmek veya bir hakime duruşma sırasında hakaret etmek gibi durumları kapsar. Kamu görevlisine hakaret suçu, basit hakarete göre daha ağır görülmüş ve minimum ceza sınırı yükseltilmiştir. Ayrıca bu nitelikli hal, şikayete tabi değildir; yani kamu görevlisine görevinden ötürü hakaret durumunda savcılık, mağdur şikayet etmese bile (çoğu zaman ilgili kurumun bildirimiyle) resen soruşturma yapabilir.
Dini, Siyasi veya Sosyal Değerlere Hakaret: Mağdurun inançları, düşünceleri veya mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranması nedeniyle hakarete maruz kalması da nitelikli haldir (TCK 125/3-b ve 125/3-c). Örneğin bir kimseye dini inancı nedeniyle ağır hakarette bulunmak ya da mensup olduğu dince kutsal sayılan değerlere sövmek bu kapsamdadır. Bu hallerde de cezanın alt sınırı 1 yıl hapis olarak belirlenmiştir.
Alenen Hakaret: Hakaret fiilinin alenen, yani herkesin duyup görebileceği şekilde işlenmesi de cezayı artırır (TCK 125/4). Aleniyet, fiilin belirli olmayan, belirsiz sayıdaki kişiler tarafından görülme/duyulma olasılığının bulunması demektir. Örneğin televizyonda, sokak ortasında veya sosyal medyada herkesin görebileceği biçimde bir kişiye hakaret edilmesi alenen hakaret sayılır. Kanun, alenen işlenen hakarette cezanın 1/6 oranında artırılacağını öngörmektedir. Bu nedenle, örneğin Twitter’da halka açık bir gönderiyle birisine küfür etmek, hem hakaret suçunun temel halini hem de aleniyet unsurunu barındırdığı için daha yüksek cezaya tabi olacaktır.
Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret: Eğer hakaret, kurul halinde çalışan (örneğin bir heyet veya komisyon olarak görev yapan) kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı işlenirse, suç her bir üyeye karşı işlenmiş sayılır (TCK 125/5). Böyle bir durumda fail hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanır; yani tek bir fiille birden fazla kişiye hakaret edildiği için ceza belli oranlarda artırılabilir.
Sosyal Medyada Hakaret: Günümüzde hakaret suçunun sıkça görüldüğü alanlardan biri de sosyal medya platformlarıdır. Sosyal medyada yapılan hakaretler, yukarıda bahsedilen aleniyet unsurunu çoğunlukla barındırır. Örneğin, Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlarda bir kişiye yönelik hakaret içeren paylaşımlar herkes tarafından görülebiliyorsa, bu alenen hakaret kabul edilir. Sosyal medyada hakaret halinde delil olarak ekran görüntüleri, paylaşımların linkleri gibi unsurlar kullanılabilir. Bu paylaşımların tespiti ve saklanması önemlidir; çünkü fail daha sonra gönderiyi silse bile önceden alınmış kayıtlar delil olabilir. Sosyal medya hakaretlerinde yargı mercileri, hakaret içerikli ifadelerin kime yönelik olduğunu, paylaşımın genel erişime açık olup olmadığını ve failin kimliğini araştırır. Bazen sahte hesaplar kullanılarak hakaret yapılabilmekte; bu durumda bilişim yoluyla failin tespiti için IP adresi takibi gibi yöntemlere başvurulabilir.
Hakaret Suçunun Cezası ve Yaptırımları
Hakaret suçunu işleyen kişinin alacağı ceza, suçun basit ya da nitelikli hallerde işlenmesine göre değişir. Temel olarak Türk Ceza Kanunu madde 125 şu cezaları öngörmektedir:
Basit Hakaret Suçu Cezası: Suçun temel şekline göre (örneğin sıradan bir vatandaşa karşı, alenen olmayan bir şekilde) hakaret eden kişi 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Uygulamada hakim, bu aralıktaki cezayı somut olaya göre belirler ve genellikle seçenek yaptırım olarak hapis yerine para cezası verme imkanı vardır.
Nitelikli Hakaret Suçu Cezası: Eğer yukarıda belirtilen nitelikli haller söz konusu ise (örneğin kamu görevlisine hakaret, dini değere hakaret gibi), cezanın alt sınırı 1 yıl olarak uygulanır. Yani bu durumlarda basit hakaretteki 3 aylık asgari sınır 1 yıla çıkmış olur.
Alenen Hakaret Cezası: Hakaret alenen işlendiğinde, yukarıdaki cezalara ek olarak ceza 1/6 oranında artırılır. Örneğin, normalde 6 ay hapis verilecek bir hakaret fiili, alenen işlendiği takdirde 6 ay + 1/6 oranında artış = 7 aya çıkarılabilir.
Zincirleme Hakaret: Birden fazla kişiye tek fiille hakaret edilmesi (örneğin bir mesajla birden çok kişiyi hedef alarak hakaret etmek) durumunda, zincirleme suç hükümleri uygulanır (TCK 43 uyarınca cezada artırım yapılabilir). Özellikle kurul halindeki kamu görevlilerine hakaret için kanunda belirtilen 1/4 ila 3/4 arası ceza artırımının bu kapsamdaki uygulaması, zincirleme suç kuralına dayanmaktadır.
Hakaret suçlarında mahkeme, cezanın şeklini ve ertelenmesini takdir edebilir. Çoğu zaman, hakaret suçundan verilen hapis cezaları kısa süreli olduğundan (2 yıl veya daha az) hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi gibi seçenekler devreye girer. Eğer fail daha önce kasıtlı bir suçtan sabıkalı değilse ve mahkeme uygun görürse, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Bu durumda sanık 5 yıl içinde yeni bir suç işlemezse ceza hiç infaz edilmeden dava düşer. Benzer şekilde, hapis cezası yerine doğrudan adli para cezasına çevirme de sık uygulanan bir yaptırımdır; hakim, belli bir miktar para cezası ödeyerek hapis cezasının infazından vazgeçilmesini kararlaştırabilir.
Hakaret suçu, şikayete tabi bir suç olduğundan, mağdurun şikayetinden vazgeçmesi halinde yargılama sonlandırılır. Ancak yargılama sonunda kesinleşen bir mahkumiyet olursa, failin aldığı ceza adli sicil kaydına işlenecektir. Adli para cezası ödenmezse, gün karşılığı hapse çevrilerek infaz edilebilir. Bu nedenle, hakaret suçu nedeniyle ceza alan kişinin sabıkalı duruma düşebileceği ve özellikle tekrarı halinde daha ağır sonuçlarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.
Hakaret Davası Nasıl Açılır? Süreç ve Deliller
- Şikayette Bulunma: Hakarete uğrayan kişi öncelikle polis, jandarma veya doğrudan Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikayetçi olmalıdır. Hakaret suçu, mağdurun şikayeti üzerine soruşturulan bir suçtur. Şikayet süresi, mağdurun suçu ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay ile sınırlıdır. Yani hakarete uğradığınızı biliyorsanız, 6 ay içinde yetkili makamlara başvurmazsanız şikayet hakkınızı kaybedebilirsiniz. Şikayet dilekçesinde olayın ne zaman, nerede meydana geldiği, karşı tarafın tam kimliği ve edilen hakaret içerikli sözlerin olabildiğince aynen yazılması önemlidir.
- Delillerin Toplanması: Hakaret davalarında delil olarak çeşitli unsurlar kullanılabilir. Eğer hakaret yazılı veya elektronik ortamda gerçekleştiyse, ilgili mesajların, e-postaların veya sosyal medya paylaşımlarının ekran görüntüleri alınmalıdır. Bu ekran görüntülerinin tarih ve kaynağını belli edecek şekilde saklanması ve mümkünse noterden veya avukat aracılığıyla tasdik edilmesi isabetli olur. Sözlü hakaret vakalarında ise, olaya tanık olan kişilerin ifadeleri önemli delil teşkil eder. Olay sırasında çevrede güvenlik kamerası kaydı varsa bu kayıtlar da talep edilebilir. Mağdur, kendi ses veya görüntü kaydını alabildiyse (örneğin telefonda konuşurken hakarete uğradıysa ve konuşmayı kaydettiyse), bu kayıtlar da mahkemede delil olarak sunulabilir. (Not: Hukuka aykırı yolla elde edilen deliller kural olarak kabul görmez; ancak kişi kendi ortamında gerçekleşen hakareti delillendirmek amacıyla ortamın ses veya görüntüsünü kaydetmişse, bu kayıt genellikle meşru savunma hakkı kapsamında değerlendirilir.)
- Soruşturma Aşaması: Şikayet üzerine Cumhuriyet Savcısı olayı soruşturmaya başlar. Bu aşamada şüphelinin ifadesi alınır, tanıklar dinlenir ve sunulan deliller incelenir. Uzlaştırma sürecinde taraflar, arabulucu eşliğinde anlaşmaya davet edilir. Uzlaşma sağlanamazsa, savcılık deliller yeterliyse iddianame düzenleyerek kamu davası açar.
- Dava ve Yargılama Süreci: İddianamenin kabulüyle ceza davası görülmeye başlanır. Hakaret davasında görevli mahkeme, genellikle Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Duruşma sürecinde hâkim, tarafların beyanlarını, tanık ifadelerini ve sunulan delilleri değerlendirir. Taraflar isterse avukatla temsil edilebilir. Sanığın savunmasında hakaret içerikli sözleri söylemediğini iddia etmesi, sözlerin yanlış anlaşıldığını savunması veya kanuni bazı haklardan (örn. isnadın ispatı gibi) yararlanmak istemesi mümkündür
- Karar Aşaması: Mahkeme, yargılama sonunda sanık hakkında yeterli delil varsa bir hüküm verir. Suç sabit görülürse ceza verilir (ve yukarıda belirtildiği şekilde hapis cezası, para cezası, erteleme gibi seçenekler uygulanabilir). Suç sabit görülmezse sanık beraat eder. Mahkeme kararına karşı tarafların istinaf ve temyiz hakları vardır: Yani, dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne ve gerekiyorsa Yargıtay’a götürülerek karar hukuki denetime tabi tutulabilir.
Özetle, hakaret davası açmak isteyen bir kişi için en kritik noktalar; süresinde şikayet etmek, elindeki tüm delilleri toplamak ve resmi makamlara sunmak ve sonrasında soruşturma/yargılama süreçlerini takip etmektir. Sosyal medyada hakaret gibi durumlarda özellikle delillerin kaybolmadan toplanması (örneğin hakaret içeren paylaşımın URL’si, ekran görüntüsü) ve mümkünse hızlı davranarak şikayetçi olunması önem arz eder.
Haksız Fiil Nedeniyle ve Karşılıklı Hakaret
TCK Madde 129 ile haksız fiil durumlarında verilecek cezalardaki indirimler öngörülmüştür. Buna göre hakaret suçunu haksız bir fiile karşı işleyen faile verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Örneğin kasten yaralamaya maruz kalan kişinin hakaret etmesi halinde bu hakaretten dolayı ceza almayacağı TCK Madde 129/2 ile düzenlenmiştir.
Eğer ki hakaret suçu karşılıklı olarak işleniyorsa, yani taraflar karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ediyorlarsa olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Hakaret Suçunda İspat- İsnadın İspatı
Hakaret suçuna özgü bir durum olarak, eğer hakaret fiili somut bir fiil veya olgu isnadı şeklinde ise (yani birine belirli bir suç veya ahlaka aykırı bir eylem isnat edilmişse), failin bu isnadın doğruluğunu kanıtlama imkanı vardır. Bu duruma “isnadın ispatı” denilir ve Türk Ceza Kanunu md.127’de düzenlenmiştir.
İsnadın ispatı yoluyla savunma: Fail, bir kişiye yönelik iddiasının doğru olduğunu ispat edebilirse hakaret suçundan ceza almaz. Fakat bu ispat hakkı her durumda kullanılmaz; kanun bazı koşullar aramıştır:
Eğer hakaret, kamu görevlisine görevinden dolayı yapılmış bir isnatsa (örneğin “Falanca memur rüşvet aldı” gibi bir iddia), fail her zaman isnadın doğruluğunu ispatlayabilir.
Mağdur kamu görevlisi değilse, isnadın ispatının mahkemede kabul edilebilmesi için iki şarttan birinin varlığı gerekir:
(1) İsnat edilen konunun doğruluğunun anlaşılmasında kamu yararı bulunmalıdır veya
(2) Mağdur, isnadın ispat edilmesine rıza göstermelidir. Kamu yararı, iddianın toplumun genelini ilgilendiren bir husus olmasını ifade eder. Örneğin, özel bir hastanenin sahibi olan bir doktorun hasta verilerini ticari amaçla sattığı iddiası, toplum sağlığını ilgilendirdiği için kamu yararı taşıyabilir ve bu iddiayı ileri süren kişi ispat hakkını kullanabilir. Mağdurun rızası ise, hakarete maruz kalan kişinin “Evet, bu iddianın ispatlanmasını kabul ediyorum” demesidir. Mağdur “ispata razıyım” diyerek açıkça izin verirse, fail iddiasını kanıtlama şansına sahip olur.
İsnat edilen olgu bir suç teşkil ediyorsa, ispat bakımından en güçlü yol mağdurun o suçtan mahkumiyet kararı olmasıdır. Mağdurun gerçekten o suçu işlediğine dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı varsa, hakaret isnadı ispatlanmış sayılır ve hakaret suçu oluşmaz. Örneğin birine “hırsız” denilmiş ve o kişi hakkında daha önce hırsızlık suçundan kesinleşmiş bir mahkumiyet varsa, bu durumda hakaret cezası verilemez.
İsnadın ispatı girişimi başarısız olursa (yani iddia kanıtlanamazsa), failin hakaret suçu açısından sorumluluğu devam eder. Yanlış bir isnat, hakaret teşkil etmeye devam eder ve ceza verilir.
Pratikte mağdur, hakaretin gerçekleştiğini gösteren delilleri sunmak durumunda kalabilir (örneğin mesaj kayıtlarını ibraz etmek gibi). Mesajlar, arama kayıtları, ekran görüntüleri, tanık beyanları gibi birçok delil bu aşamada kullanılabilir.
Hakaret Suçunda Tazminat Talepleri
Hakaret, sadece ceza hukuku açısından değil, özel hukuk açısından da sonuçlar doğurabilir. Haksız bir fiil olarak hakaret, mağdurun kişilik haklarını zedelediği için manevi tazminat talebine yol açabilir. Bu nedenle hakarete uğrayan kişi, ceza davasının yanında veya ondan bağımsız olarak, hukuk mahkemelerinde manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.
Manevi tazminat davasında, hakaret fiili nedeniyle mağdurun yaşadığı manevi üzüntü, toplum içindeki itibar kaybı gibi soyut zararların para ile bir nebze karşılanması amaçlanır. Hakaretin ağırlığı, tarafların konumu, hakaretin alenen yapılıp yapılmadığı gibi unsurlar tazminat miktarının takdirinde rol oynar.
Hakaret fiili nedeniyle açılacak manevi tazminat davası, Borçlar Kanunu’nun genel haksız fiil hükümlerine (ve Türk Medeni Kanunu kişilik haklarının korunması hükümlerine) dayanır. Mağdur, hakaret eylemini ve bu eylem sonucu kişilik haklarının zedelendiğini ispatlayarak manevi tazminat talep eder.
Sonuç olarak, hakaret eden kişi hem ceza yargılaması sonunda hapis/para cezası gibi yaptırımlarla karşılaşabilir hem de mağdura karşı manevi tazminat ödemek zorunda kalabilir. Bu da hakaret fiilinin sonuçlarının sadece ceza ile sınırlı olmadığını göstermektedir.
S.S.S. (Sıkça Sorulan Sorular)
Soru: Hakaret suçu şikayete bağlı mı?
Cevap: Evet, hakaret suçu kural olarak şikayete bağlı bir suçtur. Mağdur şikayetçi olmazsa savcılık soruşturma açamaz. Ancak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret gibi nitelikli hallerde suç şikayete tabi değildir; bu durumda savcılık resen dava açabilir.
Soru: Hakaret fiili için şikayet süresi ne kadar?
Cevap: Mağdur, hakaret eylemini ve failini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayetini yapmalıdır. Bu süre geçtikten sonra yapılan şikayetler işleme konulmaz. Öte yandan, 6 aylık süre geçse bile eylemin üzerinden belli bir zaman aşımı süresi (hakaret suçu için genellikle 8 yıl) dolmadan savcılığa intikal eden ve resen soruşturulabilen durumlar (örneğin basın yoluyla hakaret) teorik olarak mümkün olabilir, fakat pratikte mağdurun başvurusu esas alınır.
Soru: Hakaret suçunun cezası paraya çevrilebilir mi?
Cevap: Evet, hakaret suçundan verilen hapis cezası kısa süreli olduğundan çoğunlukla adli para cezasına çevrilebilir. Hakim, şartlar uygunsa hapis cezası yerine doğrudan para cezası takdir edebilir. Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirse sanık ceza da almamış gibi 5 yıllık denetimden sonra dava düşer.
Soru: Hakaret davasında uzlaşma mümkün mü?
Cevap: Evet. Hakaret suçu, uzlaştırma kapsamındaki suçlardandır (kamu görevlisine karşı olan hali hariç). Soruşturma aşamasında taraflar bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşmaya davet edilir. Eğer fail mağdurdan özür diler, uğranan zararı giderir veya mağdurla başka bir şekilde anlaşırsa ve mağdur şikayetinden vazgeçerse uzlaşma sağlanır.
Soru: Sosyal medyada hakarete uğrarsam ne yapmalıyım?
Cevap: Sosyal medyada hakaret içeren bir durumla karşılaştığınızda öncelikle o içeriğin kaydını alın (ekran görüntüsü, link, tarih-saat bilgisi). Ardından 6 ay içinde bulunduğunuz yerin karakoluna veya savcılığına giderek şikayette bulunun. Mümkünse hakaret içeriğinin çok sayıda kişi tarafından görülmüş olduğunu (beğeni, yorum sayıları vb. ile) belirtin. Savcılık gerekli görürse platformdan failin bilgilerini talep edecek, delilleri toplayacaktır. Süreç genel olarak normal hakaret soruşturması gibi ilerler. Eğer içerik sonradan kaldırılmışsa elinizdeki kayıtlar önem taşır.
Soru: Hakaret suçu sabıka kaydına geçer mi?
Cevap: Mahkeme tarafından hakaret suçundan mahkum edilip ceza alırsanız, bu ceza adli sicil kaydınıza (sabıka kaydı) işlenir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmişse veya ceza ertelenmişse, bu durum adli sicil arşiv kaydında yer alır ama sabıka kaydında gözükmez. Yine de, 5 yıllık denetim süresi içinde bir suç işlerseniz eski karar açıklanarak sicile işlenebilir. Adli para cezası da ödenmediği takdirde hapse çevrilip infaz edildiğinde sicile işlenir.
Soru: Hangi sözler hakaret sayılır?
Cevap: Kanunda belirli bir “hakaret kelimeleri” listesi yoktur, ancak genel olarak bir kişiye onur kırıcı, aşağılayıcı, sövme anlamına gelen ifadeler hakaret sayılır. Küfürler, ağır hakaret içeren tabirler (“şerefsiz”, “ahlaksız”, “hırsız” gibi) doğrudan hakarete örnektir. Daha hafif argo kelimelerin hakaret sayılıp sayılmayacağı duruma ve bağlama göre değişir. Yargıtay, taraflar arasındaki ilişkiyi, sözlerin bağlamını ve sosyal kullanımı dikkate alarak karar vermektedir. Emin olmadığınız bir ifadenin hakaret olarak algılanabileceğini düşünüyorsanız, kullanmaktan kaçınmanız en iyisidir.
Hakaret Suçu Yargıtay Kararları
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/6276 E., 2019/12396 K.)
Kişinin Gıyabında Hakaret- İleti Yoluyla Hakaret
“İnceleme konusu somut olayda; sanığın müştekinin teyzesi tarafından kullanılan telefona müştekinin gıyabında hakaret içeren mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesi tarafından bahse konu mesajların müştekiye gösterilmesi suretiyle müştekinin haberdar olarak şikâyetçi olduğu, yapılan yargılama neticesinde sanığın hakaret suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır.
Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır.
İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir.
İleti yoluyla hakaretin, huzurda hakaret gibi cezalandırılabilmesi için sanığın iletilme kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın, müştekinin gıyabında teyzesine ait telefona hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesinin müştekiye bahse konu mesajları göstermesi üzerine müştekinin mesajları öğrenerek şikayetçi olduğu, bu suretle sanığın iletme kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla sanığın hakaret suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.”
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/519 E., 2018/310 K.)
Kaba Hitap ve Hakaret (Terbiyesiz Kelimesi)
“Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Mahkeme kabulüne göre sanığın katılan …’a yönelik “terbiyesiz” şeklindeki kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, hakaret suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık …’nın temyiz nedenleri yerinde görülmekle tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA”
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/5014 E., 2019/17374 K.)
Haksız Tahrik Altında Hakaret Edilmesi
“Kabule göre de; hakaret suçunun meşru savunmaya konu edilemeyeceği, suça sürüklenen çocuğun, babaannesi ve dedesini darp ettiğini iddia ettiği amcası olan katılana bu olay nedeniyle hakaret etmesi eyleminin, TCK’nın 129. maddesinde gösterilen haksız tahrikin etkisi altında hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, şartları oluşmadığı halde hakaret suçundan meşru savunma nedeniyle beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan …’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA”
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/9923 E., 2020/8666 K.)
Kamu Görevlisine Hakaret- Suçun Nitelikli Hali- Şikayet Unsuru
“TCK’nın 125/3-a maddesinde düzenlenen hakaret suçunda mağdur kamu görevlisi olup, kamu görevlisi, TCK’nın 6/1-c maddesinde “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” olarak tanımlanması, dolayısıyla her olayda, mağdurun kamu görevlisi olup olmadığının TCK’nın 6/1-c maddesindeki tanım çerçevesinde belirlenmesi gerektiği, ayrıca hakaretin yerine getirilen kamu görevi nedeniyle yapılması, kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Somut olayda sanığın ambulans temin edilmesi yönündeki talebinin kabul edilmemesi üzerine hastane önünde mağdura karşı görevinden dolayı hakaret içeren sözleri sarf ettiği iddia olunan olayda, TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerekirken, TCK’nın 125/1 maddesinden değerlendirme yapılarak şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA”
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2023/6081 E., 2024/14240 K.)
İsnadın İspatı
“Anayasa’mızın 39. maddesinde temel hak ve hürriyetler arasında düzenlenen “Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.” hükmü ile 5237 sayılı Kanun’un isnadın ispatı başlıklı 127. maddesinde yer alan, “(1)İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. (2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir” şeklindeki düzenleme karşısında;
Somut olayda, sanığın aşamalardaki savunmalarında, … Büyükşehir Belediyesinde genel sekreter olarak görev yapmakta olan katılanla ilgili twitter isimli sosyal medya hesabındaki paylaşımların içeriğindeki iddialarla ilgili olarak, Sayıştay Başkanlığına inceleme başlatılması için ihbarda bulunduğunu belirterek ilgili belge suretini dosyaya sunduğu ve başka bir savunmasında da İçişleri Bakanlığınca soruşturma yürütülmekte olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, Anayasa’mızın 39. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 127. maddesi uyarınca isnadın ispatı açısından, katılan hakkında adli veya idari bir işlem yapılıp yapılmadığı, suç ihbarına bağlı ya da re’sen bir soruşturma yapılıp yapılmadığının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.”