Pınarbaşı Hukuk & Danışmanlık - Güvenilir Profesyonel Hizmet

Boşanmada Mal Paylaşımı: Hukuki Süreç ve Haklar

Blog4 Mart 2025
Boşanmada Mal Paylaşımı: Hukuki Süreç ve Haklar

Boşanmada Mal Paylaşımı

Boşanma süreci, sadece duygusal değil, aynı zamanda mali ve hukuki birçok önemli sonucu da beraberinde getirir. Boşanma sonrası mal paylaşımı, taraflar arasında en fazla ihtilaf yaratan konuların başında gelir. Peki, boşanmada mal paylaşımı nasıl yapılır? Hangi mal rejimi uygulanır? Tarafların hakları nelerdir? Bu makalede, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde mal paylaşımı sürecini detaylarıyla ele alacağız.

Yasal Çerçeve ve Boşanmada Mal Rejimleri

Türkiye’de boşanma durumundaki mal rejimleri Türk Medeni Kanun kapsamında düzenlenmektedir. Mal rejimleri, yeni düzenlemeler ile birlikte evlenilen zamana göre ikiye ayrılmaktadır:

2002 Öncesi Dönem: Yeni Türk Medeni Kanun 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarih öncesinde edinilen mallarda Mal Ayrılığı Rejimi uygulanmakta olup bu tarihten önce satın alınan mallar, alan kişinin malı olarak sayılır.

2002 Sonrası Dönem: 01.01.2002 tarihinden itibaren hukukumuzda Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi benimsenmiştir.

TMK Madde 202- “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.

Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.”

Edinilmiş Mallar Nelerdir?

Boşanma sonrası mal paylaşımlarında kişisel mal ve edinilmiş mallar arasındaki fark önem taşıyacaktır. Edinilmiş mal olarak kabul edilen mallara eşler ortaklaşa sahip olmuş sayılacaktır. Edinilmiş mallara ilişkin en net bilgi TMK Madde 219 ile verilmiştir ve sayılmıştır:

Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.  Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Kişisel Mallar Nelerdir?

Kişisel mallar kural olarak paylaşılmaz ve eşlerden yalnızca birine ait olur. Kişisel mallar ise TMK Madde 220 ile sayılmıştır:

Madde 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Hem mal ayrılığı hem edinilmiş mallara katılma rejimlerinde kişisel malların paylaşıma dahil edilmeyeceği kural olarak kabul edilmektedir. Kanunca sayılan bu kişisel mal niteliği taşıyan değerler, kişiye ait olarak kalacak olup mal paylaşımına konu edilmeyecektir.

Eşler arasında kişisel mallara ilişkin yapılacak bir sözleşme ile;

Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.

Yine eşler, kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

Boşanmada Mal Paylaşımı Davası

Boşanma ile neticelenen evliliklerde mal paylaşımı davasının ne zaman açılacağı sıkça sorulmaktadır. Mal paylaşımı davası için öncelikle boşanmanın gerçekleşmiş olması önem taşımaktadır. Boşanma davası ile açılan mal paylaşımı davasında, boşanma kararı verilmeden mal paylaşımı hakkında karar verilemeyeceği belirlenmiştir. Boşanma davasının sonucu “bekletici” olarak mal paylaşımı davasına etki edecektir.

Peki bu davalarda mal rejimi ne zaman sona ermektedir? TMK Madde 225/2 düzenlemesine göre mal rejimi, davanın açıldığı tarihte sona ermektedir:

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.”

Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Zamanaşımı

Zamanaşımı süresine ilişkin 10 yıllık süre bulunmaktadır. 10 yıllık süre geçtiği takdirde artık bu yönde bir talepte bulunulmayacaktır.

Çekişmeli boşanma davaları bazen çok uzun yıllar sürebilmektedir. Bu sebeple eşler boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı davasını da ayrıca açarak, zamanaşımı konusunda kendilerini rahatlatabilir. Mal paylaşımı davası, boşanma davasının sonucunu bekleyecek olup zamanaşımına takılmayacaktır.

 Mal Paylaşımı Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Mal paylaşımı davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi olacaktır.

Yetkili mahkeme ise TMK Madde 214 düzenlemesi ile aktarılmış olup aşağıdaki mahkemelerden birinde açılabilecektir:

Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,

Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,

Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.

Anlaşmalı Boşanma Mal Paylaşımı

Çiftler anlaşmalı boşanma yoluna giderek daha stressiz ve az yıpratıcı bir şekilde evliliklerini sonlandırabilir. Anlaşmalı boşanma ile gerek tazminat gerek nafaka gerek velayet gibi hususlarda tarafların karşılıklı rızası ve anlaşması sonucu anlaşmalı boşanma şartları ortak olarak kabul edilir. Mal paylaşımına ilişkin de taraflar anlaşarak bunu anlaşma protokolüne veya hakim huzurunda açıklayarak kararlaştırabilir. Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı için tarafların açık bir şekilde iradelerini ifade etmeleri gerekir. Örneğin taraflar mal paylaşımı davası açılmasından feragat edecekse de bunu açıkça belirtmelidir veya bütün malların yarı yarıya paylaşılması uygun bulunduysa bunun açıkça ifade edilmesi gerekmektedir.

Zina(Aldatma) Nedeniyle Boşanmada Mal Paylaşımı

Zina(aldatma) sebebiyle yaşanan boşanmalar için TMK ile özel düzenlemelere gidilmiştir. Zina sonucu bitme noktasına ulaşan evliliklerde tarafların mal paylaşımı hususunda hakkaniyet esasları önem kazanmıştır. TMK Madde 236’ya göre:

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.”

Bu düzenleme ile zina durumunda artık değerdeki pay oranına karar verilmesi hususunda hakimin takdirine bırakılmıştır. Elbette bu kararın verilmesi için de boşanma sebebinin zinaya dayanması gerekmektedir. Zina sebebiyle boşanma olmadıysa hakimin buna karar vermesi mümkün olmayacaktır. Zina, Türk Medeni Kanun 161. Maddesi ile boşanma sebebi sayılmıştır. Zina sebebiyle boşanma, davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Boşanmada Mal Paylaşımı Talep Edilebilen Alacaklar

Mal paylaşımı hususunda yalnızca ev, araba gibi mallar konusunda karar verilmez. Katılma alacağı, değer artış payı ve katkı payı da alacak kalemlerini oluşturmaktadır.

Katılma Alacağı: Edinilmiş mallara eklenecek değerler TMK Madde 229 düzenlemesiyle sayılmıştır. Buna göre; Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler eklenecek değerler arasında sayılmıştır. Katılma alacağı için eşin herhangi bir katkısı, emeği olması şartı aranmaz.

Eklenecek değerlerin eklenmesinden sonra Madde 230’a göre denkleştirme yapılacaktır. Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenecektir.

Eklenecek değerler ve denkleştirme sonrası ortaya çıkacak tabloda değerlerden borçları çıkartarak elde edilecek değere artık değer denir ve bu artık değerin ikiye bölünmesi ile katılma alacağı hesabı yapılmış olur.

Katkı Payı ve Değer Artış Payı: Değer artış payı alacağı için eşin, diğer eşe malın elde edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunması durumunda hükmedilmektedir.

Madde 249-Eşlerden biri diğerine ait olup, paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; mal rejiminin sona ermesi hâlinde, katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir.”

Boşanma Avukatı Desteği

Boşanmada mal paylaşımı süreci, hem hukuki detayların karmaşıklığı hem de duygusal yoğunluğu nedeniyle profesyonel destek gerektirir. Deneyimli bir avukat, mal rejiminizi doğru analiz ederek haklarınızı korumanıza yardımcı olur, dava sürecinde gerekli belgeleri düzenler ve mahkemede etkili bir savunma sunar. Bu nedenle, bu hassas süreçte yalnız ilerlemek yerine, aile hukuku alanında uzman bir avukattan destek almak, hem zaman hem de maddi kayıpların önüne geçmek için kritik bir adımdır.

Boşanmada Mal Paylaşımı Yargıtay Kararları

(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2008/4342 E., 2009/1702 K.)

Boşanma Mal Kaçırma

“Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkanı vardır. Gerek tasarrufun iptali davalarında, gerekse HUMK.nun 446. maddesinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak suretiyle açılan davaların yasal düzenlemelerinin, aynı amaca yönelik olduğu kuşkusuzdur.”

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/977 E., 2018/10164 K.)

Boşanmada Mal Paylaşımı Anlaşmalı Boşanma Açık Beyan

“tarafların … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nin 04.04.2008 tarih, 2008/200 esas-2008/151 karar sayılı kararı ile TMK’nun 166/3.maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma dosyasındaki 25.03.2008 tarihli tarafların imzasını taşıyan protokolün 4.bendinde “Eşyalarımız konusunda karşılıklı anlaştık, bu anlaşmada hisseme düşen eşyalarımı aldım, başka bir eşya alacağım da yoktur” şeklinde düzenleme bulunduğu, temyize konu iş bu dosya davacısı kadın eşin boşanma davasının 04.04.2008 tarihli duruşmasında “nafaka ve maddi ve manevi tazminat talebim yoktur. Evdeki eşyalar hakkında aramızda paylaşım yaptık bu nedenle davalıdan herhangi bir eşya talebim de yoktur. Bu konuda bir sorun yoktur. Anlaşmamız doğrultusunda boşanma kararı verilmesini istiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, boşanma kararının 3.bendinde “Tarafların karşılıklı olarak hazırlayıp mahkememize ibraz ettikleri protokolün onaylanmasına” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacının boşanma dava dosyasındaki beyanları, boşanmanın ferisi niteliğindeki nafaka ve maddi ve manevi tazminat ile ev eşyalarına yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi ve dava konusu 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin bir açıklama ve istek bulunmamaktadır. Mal rejiminin tasfiyesi davası boşanma davasının eki niteliğindeki davalardan değildir.”

(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10302 E., 2019/6876 K.)

Boşanmada Mal Kaçırma Muvazaalı Satış

Davacı vekili, davalı … hakkında açılan boşanma ve mal paylaşımı davası sırasında mali haklara, borçlunun dava konusu taşınmazını 07.07.2015 tarihinde kardeşi Halil …’e sattığını belirterek, bu muvazaalı işlemin iptaline … verilmesini istemiştir.

Davalı …, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmediğini, 1/2 hissesinin zaten davalı kardeşine ait olduğunu, arsaya bina yaparken kardeşinden aldığı borca karşılık taşınmazı devrettiğini mal kaçırma amaçlarının olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkemece, davalının boşanma davası devam ederken, davaya konu taşınmazı devretmesi davacının muhtemel katılma alacağını azaltma kastıyla hareket ettiğinin kabulünü gerektirdiğinden bahisle davanın kabulü ile İİK’nun 283. maddesinin 1. fıkrasının kıyasen uygulanması suretiyle alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere davacıya cebri … yetkisi tanınmasına … verilmiş; hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı lehine boşanma davası sonunda mali haklara hükmedildiği ve kararın kesinleştiği, dava konusu taşınmazın bu dava devam ederken davalı …’in tarafından bu davadan haberdar olan veya olması gereken kardeşine yapılan devrin muvazaalı olduğunun kabulü gerekmesine göre davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA”

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5345 E., 2021/8998 K.)

Boşanma Değer Artış Payı-Katılma alacağı Ev Kredisi

“Somut olayda, mahkemece, dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan kredinin evlilik birliği içinde yapılan ödemelerin oranlaması yapılarak artık değere katılma alacağı belirlenmiş ise de, kredinin toplam taksit miktarı ve boşanma dava tarihinde sonra kalan taksit miktarı yönünden hata yapılmış, boşanma dava tarihinden sonra toplu ödeme ile kredinin kapatılması gözden kaçırılmıştır. Şöyle ki, ilgili bankadan gelen yazı cevabı ekinde bulunan kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosuna göre taşınmazın edinilmesinde kullanılan kredinin 48 ay vadeli olduğu, boşanma dava tarihine kadar (15.04.2009) 16 aylık taksitin ödendiği, boşanma dava tarihinden sonra 32 aylık taksitin kaldığı ancak davacı-davalı kadın tarafından boşanma dava tarihinden sonra 24 ayda toplu ödeme ile kredinin kapatıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre, peşinat ile tasfiyeye konu taşınmaz için kullanılan kredinin boşanma dava tarihinde kadar yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerine ve edinme değerlerine oranlaması yapılarak sonucuna göre artık değere katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11520 E., 2018/17469 K.)

Boşanma Mal Paylaşımı Kişisel Mal- Araç

“Mahkemece TMK’nin 220/1 maddesi gereği ……… plakalı aracın davalının kişisel kullanımına tahsisli özürlü aracı olduğundan bahisle davalının kişisel malı sayılmış, araç ruhsatındaki bilgileri ile gerek bilirkişi ve gerekse davalı tarafça dosyaya sunulan belgeler karşısında, dava konusu aracın özürlü aracı olduğu görülmekte ise de, aracın özürlülere ilişkin kanun ve yönetmelik hükümleri karşısında özürlü olmayan kişiler tarafından da araçta herhangi bir değişiklik yapılmadan kullanılabilir nitelikte olduğu, davalının özel kullanımı için araçta bir tertibat veya düzenleme de yapılmadığı anlaşıldığına, fiziksel olarak kişisel kullanıma tahsis edilmekle birlikte bu tür yatırım amacı ile edinilen mallar TMK’nin 220/1. madde kapsamına girmediğine göre, aracın özellikleri, yasa koyucunun amacı ve dosyada toplanan deliller karşısında, aracı TMK’nin 220/1. maddesi kapsamında davalının kişisel kullanımına yarayan eşya,diğer anlatımla davalının kişisel malı sayılma imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu araç edinilmiş mal kabul edilerek, iddia ve savunma doğrultusunda değerlendirme yapılarak bir hüküm kurulması gerekirken, hatalı şekilde aracın kişisel mal kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/14162 E., 2014/12725 K.)

Boşanma Mal Paylaşımı Emekli İkramiyesi

“Her ne kadar mahkemece, davalının emekli olduğu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadarki döneme ilişkin olarak PMF tablosu ve TMK’nun 228/2. maddesi göz önünde bulundurularak kişisel mal ve edinilmiş mal olan bölümleri belirlenmesi gerekirken emekli ikramiyesi kişisel mal kabul edilmek suretiyle tasfiye dışı tutulması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu yön bozma nedeni yapılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; eklenecek değerlerden (TMK m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlarda dâhil olmak üzere davalının edinilmiş malların (TMK.m.219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulması, gerektiği takdirde bu konuda bilirkişiden ek rapor alınması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Katılma Alacağı Faiz Tarihi

“Diğer yönden; katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi; boşanma veya mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya katılma alacağına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihidir (TMK’nun m. 232, 235/1.). Bu sebeple Mahkemece eldeki davanın karar tarihi olan 04.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde, boşanma kararının kesinleştiği 31.05.2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması hatalıdır.”

Related Posts

Post your Comment

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Kategoriler

Site Haritası