Babalık Davası- Babalığın Tespiti Şartlar ve Hukuki Süreç

İçindekiler
ToggleBabalık Davası
Babalık davası, diğer adıyla babalığın tespiti davası, evlilik dışında doğan veya nüfus kayıtlarında babası belirtilmemiş bir çocuk ile biyolojik baba arasında soybağı (babalık) ilişkisinin mahkeme kararıyla kurulmasını sağlayan hukuki süreçtir. Bu dava sayesinde çocuk ile baba arasında yasal bağ kurulup çocuğun babasından kaynaklanan hakları güvence altına alınır. Aşağıda Babalık Davası nedir, bu davayı kimlerin açabileceği, DNA testi zorunlu mu, dava şartları, süresi, ispat yöntemleri, nasıl açılacağı, sonuçları ve Yargıtay kararları ışığında güncel uygulamalar detaylı olarak açıklanmaktadır.
Babalık Davası Nedir? (Tanım ve Hukuki Çerçeve)
Babalık davası, bir çocuğun biyolojik babasının mahkeme kararıyla belirlenmesi için açılan davadır. Türk Medeni Kanunu’nun 282 ve devamı maddelerinde soybağı (anne-çocuk ve baba-çocuk hukuki bağları) düzenlenmiştir. Özellikle TMK m.301, evlilik dışında doğan bir çocuk ile baba arasında soybağının mahkemece belirlenmesini anne veya çocuğun isteyebileceğini açıkça hükme bağlamıştır.
TMK Madde 301- “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.”
Evlilik içinde doğan çocuklar açısından babalık karinesi geçerlidir: çocuk, anne ile evli olan kocanın soyundan sayılır. Ancak evlilik dışında dünyaya gelen veya nüfus kayıtlarında babası gösterilmeyen çocuklar için soybağı kurulabilmesi adına ya babanın tanıma yoluyla çocuğu nüfusuna alması (resmî tanıma beyanı) gerekir ya da bu mümkün olmadığında mahkemeye babalık davası açılarak hakim kararıyla babalığın tespiti sağlanır.
Mahkemenin babalık yönünde vereceği karar ile birlikte çocuk ile baba arasında hukuki bağ kurulmuş olur ve bu karar çocuğun doğumuna kadar geçmişe etkili şekilde sonuç doğurur. Yani mahkemece baba olarak tespit edilen kişi, çocuğun doğduğu andan itibaren baba sayılır ve bu tarihten itibaren tüm baba-çocuk hak ve yükümlülükleri geçerli olur.
Hukuki çerçeve olarak, babalık davası aile hukukunun bir parçasıdır ve kamu düzenine ilişkin bir dava olarak kabul edilir. Bu nedenle hakim, tarafların getirdiği delillerle bağlı kalmaksızın gerçeğin ortaya çıkması için resen (kendiliğinden) araştırma yapabilir. Dava sürecinde uygulanacak usul kuralları için Türk Medeni Kanunu yanı sıra Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve ilgili diğer mevzuat hükümleri dikkate alınır.
Babalık Davasını Kimler Açabilir?
Türk Medeni Kanunu’na göre babalık davası açma hakkı sadece anne ve çocuğa aittir. Yani kanunen biyolojik baba, doğrudan doğruya kendisi babalık davası açamaz; davacı sıfatına sahip değildir.
Anne, evlilik dışı çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte babalığın tespiti için dava açabilir. Çocuk ise dava açma ehliyeti bulunduğunda (ergin olduğunda) kendi adına babalık davası açabilir; çocuk ergin değilse onun adına dava açılması için bir kayyım (vekil/temsilci) atanması gerekir. Uygulamada, eğer anne babalık davası açmaktan imtina ediyorsa veya anne hayatta değilse, çocuğun haklarının korunması için aile mahkemesi tarafından çocuğa bir kayyım atanarak babalık davasının kayyım tarafından açılması sağlanabilir.
Özetle, babalık davasının davacı tarafı anne veya çocuk (küçük adına kayyım) olabilir. Dava, davalı olarak baba olduğu iddia edilen erkeğe karşı açılır. Eğer baba olduğu iddia edilen kişi vefat etmişse, dava onun mirasçılarına karşı yöneltilir.
Babalık Davasında DNA Testi
Günümüzde babalık davalarında en güçlü ve belirleyici delil DNA testidir. Mahkemeler, iddia edilen babanın gerçekten biyolojik baba olup olmadığını tespit etmek için neredeyse her zaman DNA testine başvururlar. Uygulamada DNA testi yapılmadan babalık davasının sonuçlandırılması çok nadir görülür; zira DNA analizi, babalık ihtimalini ortaya koyan bilimsel bir kanıttır.
Mahkeme, tarafların talebi olmasa bile re’sen DNA testi yapılmasına karar verebilir. Genellikle hakim, anne, çocuk ve baba olduğu iddia edilen kişiden kan veya tükürük örneği alınarak Adli Tıp Kurumu ya da yetkili bir laboratuvarda DNA incelemesi yaptırır.
Hakim, hukuken DNA raporu ile tamamen bağlı olmasa da, sonuçların bilimsel kesinliğe yakın olması nedeniyle pratikte rapora uygun karar verir. DNA testinin babalık ihtimalini kesin olarak dışladığı durumlarda dava reddedilir; test babalığı kuvvetle doğruluyorsa mahkeme babalığın tespitine hükmeder. DNA testi dışında kan grubu analizi, fiziksel benzerliklerin karşılaştırılması (antropobiyometrik inceleme) ve hamilelik dönemi hesaplamaları gibi yöntemler de teorik olarak delil olarak kullanılabilir.
Babalık Davasının Şartları Nelerdir?
Babalık davasının açılabilmesi için kanunda öngörülen belli şartlar bulunmaktadır. Bu şartlar şunlardır:
- Anne belli olmalı: Dava konusu çocuğu doğuran annenin kim olduğu belirli olmalıdır. Yargıtay da babalık davası açılabilmesi için çocuğun annesinin belli olması gerektiğini vurgulamıştır.
- Çocuğun başka bir erkekle soybağı olmamalı: İlgili çocuk hali hazırda başka bir erkekle soybağı bağını kurmuş olmamalıdır. Örneğin, anne çocuk doğduğunda başka biriyle evliyse, çocuk otomatik olarak kadının kocasına soybağı ile bağlı kabul edilir (TMK m.285 gereği babalık karinesi). Bu durumda öncelikle çocuk ile kadının kocası arasındaki mevcut soybağı hukuken sona erdirilmelidir. Bu genellikle nesebin reddi davası (soybağının reddi) açılarak yapılır. Mevcut baba kaydı iptal edilmeden, biyolojik babaya karşı babalık davası dinlenemez. Dolayısıyla çocuk başka birinin nüfusuna kayıtlıysa, babalık davası açmak için önce o kaydın düzeltilmesi (soybağının reddi) şarttır.
- Davayı açma hakkına sahip kişi tarafından ve süresinde açılmalı: Babalık davasını kanunen açabilecek kişiler (anne veya çocuk) yukarıda belirtildiği gibi sınırlıdır. Dava, hak sahibi kişilerce ve öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır (süre konusuna aşağıda değinilecektir). Anne açacaksa kendi süresi içinde; çocuk açacaksa ergin olduktan sonra herhangi bir süre sınırlaması olmadan açması gerekir. Anne veya çocuk dışında birinin (örneğin biyolojik babanın) dava açabilmesi için kayyım yoluna başvurulması gibi usule uygun yöntemler izlenmelidir.
- İhbar koşulları yerine getirilmeli: TMK m.301 uyarınca, babalık davası açıldığında bazı mercilere bildirim yapılması zorunludur. Dava açılır açılmaz mahkeme, davayı Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar eder. Eğer davayı anne açmışsa, çocuğun menfaatlerini korumak üzere bir kayyım tayin edilip davanın ona da ihbar edilmesi gerekir. Davayı kayyım açmışsa, bu durumda da annenin haberdar edilmesi yasal bir koşuldur. Bu ihbarlar, davanın kamu düzeni ve üçüncü kişilerin haklarını ilgilendiren yönleri olması sebebiyle zorunlu tutulmuştur.
Babalık Davası Açma Süresi ve Zamanaşımı
Anne için süre: Anne, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde babalık davası açmak zorundadır. Bu süre, hak düşürücü süredir; yani bir yıl geçtikten sonra anne artık dava açamaz. Eğer anne, çocuğun doğumu sırasında başka biriyle evliyse ve çocuk evlilik içinde doğduğu için nüfusta kocaya kaydedilmişse, bir yıllık süre hemen işlemez. Önce mevcut soybağı ilişkisinin kaldırılması (nesebin reddi) gerekir. Bu gibi durumlarda anne için 1 yıllık süre, çocuğun diğer erkekle soybağının sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Ayrıca anne haklı bir sebep yüzünden bir yıl içinde dava açamamışsa (örneğin ağır hastalık, baba adayının tehdidi altında olma, vs.), bu engelin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde davayı açabilir. Ancak herhangi bir haklı sebep yoksa bir yılın geçirilmesi anne açısından davayı düşürür.
Çocuk için süre: Çocuk yönünden artık herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Eskiden TMK m.303/2 uyarınca, çocuk için de belli süreler vardı (örneğin ergin olduktan sonra 1 yıl içinde açması gerektiği gibi). Ancak Anayasa Mahkemesi, 27.10.2011 tarih ve E.2010/71, K.2011/143 sayılı kararıyla, evlilik dışı çocukların babalık davası açma süresine ilişkin bu sınırlamayı iptal etmiştir.
Dolayısıyla güncel hukukta, çocuk açısından babalık davası açmak herhangi bir süreye tabi değildir. Çocuk, reşit olduktan sonra dilediği zamanda babalık davası açabilir. Küçük yaşta ise kayyımın görev süresi boyunca (örn. kayyım atandıktan sonra) süre sınırı olmaksızın dava açılabilir. Hak düşürücü süre kavramının sonucu olarak, anne süresini kaçırmışsa anne artık dava açamaz ancak çocuk büyüdüğünde kendi hakkını kullanarak yine de babalık davası açabilir.
Babalık Davasında İspat Yöntemleri
Bir babalık davasında en kritik konu, iddia edilen erkeğin çocuğun babası olduğunun ispatıdır. İspat yükü genel olarak davacı taraftadır (davayı açan anne veya çocuk, iddia ettiği kişinin baba olduğunu kanıtlamalıdır). Ancak babalık ilişkisi biyolojik bir olguya dayandığı ve geçmişte gerçekleşen bir fiille (cinsel ilişki) bağlantılı olduğu için, ispatı diğer hukuk davalarına göre daha zor olabilir. Bu nedenle hukuk sistemimiz bazı karineler ve özel yöntemler öngörmüştür:
Babalık karinesi: Türk Medeni Kanunu, davanın ispatını kolaylaştırmak amacıyla bir zaman çizelgesi karinesi getirmiştir.
Eğer davalı erkek, çocuğun doğumundan önceki 180 gün ile 300 gün (6 ila 10 ay) arasında anne ile cinsel ilişkide bulunmuş ise, bu durum onun baba olduğuna dair bir karine oluşturur. Yani anne, söz konusu dönemde davalı ile bir ilişkisi olduğunu ispatlayabilirse, çocuğun ondan olduğuna dair güçlü bir hukuki varsayım doğar. Bu karine, davalı erkek tarafından aksi ispatlanmadıkça geçerlidir.
Karinenin çürütülmesi: Babalık karinesi kesin değildir; davalı erkek bunu çürütebilir. Karineyi çürütmek için erkek, ya o dönemde anneyle cinsel ilişkiye girmediğini ispatlamalı ya da ilişki olsa bile çocuğun bu ilişkiden doğmadığını kanıtlamalıdır. Örneğin davalı, anneyle belirtilen dönemde hiç bir araya gelmediğini (farklı şehirde olduğunu vb.) belgeleyerek veya annenin aynı dönemde başka bir erkekle daha ilişkisi olduğunu ve çocuğun ondan olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu göstererek karineyi sarsmaya çalışabilir.
Tanık ve diğer deliller: Babalık davasında her türlü yasal delille ispat mümkündür. Anne ile davalı arasındaki ilişkiyi kanıtlamak için tanık beyanları, yazışmalar, fotoğraflar, sosyal medya mesajları, otel kayıtları gibi deliller kullanılabilir.
DNA testi ve bilimsel deliller: Yukarıda da belirtildiği gibi en güçlü delil DNA testidir. DNA testi, babalık karinesini kesin biçimde doğrulayabilir veya çürütebilir. Bunun yanı sıra kan grubu testleri, tıbbi raporlar gibi bilimsel deliller de kullanılabilir. Örneğin çocuğun ve babanın kan grupları uyumsuzsa, bu da babalık iddiasını zayıflatır. Ancak günümüzde kan grubu analizi tek başına yeterli görülmez, mutlaka DNA gibi güçlü testlerle desteklenir.
Babalık Davası Nasıl Açılır? (Başvuru Süreci ve Mahkeme Süreci)
Babalık davası açmak için öncelikle yetkili ve görevli mahkemeye bir dava dilekçesi ile başvurmak gerekir. Babalık davaları, Aile Mahkemesi’nin görev alanına girer. Eğer bulunduğunuz yerde Aile Mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi bu davaya bakmakla görevlidir. Yetki olarak ise Türk Medeni Kanunu m.283’e göre davacı (anne, çocuk veya kayyım) ile davalı babanın dava sırasındaki yerleşim yerlerinden birinin veya çocuğun doğum sırasındaki yerleşim yerinin mahkemesi yetkilidir.
TMK Madde 283 – “Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır.”
Dava dilekçesi hazırlanırken, davacı taraf (anne veya kayyım) kendisi ve çocuk ile davalının kimlik bilgilerini ve adreslerini belirtir, çocuğun davalıdan olduğuna dair iddiasını ve taleplerini yazar. Dilekçede mutlaka “davacı çocuk ile davalı arasında soybağı ilişkisinin kurulması” talebi yer alır. Anne ayrıca doğum giderleri ve nafaka gibi talepleri varsa bunları da dilekçede ekleyebilir (aşağıda sonuçlar kısmında ele alınmıştır). Dilekçede iddiaları destekleyen deliller de listelenir: Örneğin DNA testi talep edildiği, varsa tanık isimleri, hastane kayıtları, fotoğraflar vb. belirtilir. Hukuki dayanak olarak TMK m.301 ve ilgili diğer maddeler zikredilir. Dilekçe, gerekli harç ve masraflar (başvuru harcı, peşin harç, tebligat giderleri vs.) yatırılarak mahkemeye sunulur.
Mahkeme dava dilekçesini kabul ettikten sonra, davalı tarafa (baba olduğu iddia edilen kişiye) resmi tebligat yapar. Dava aynı zamanda Cumhuriyet Savcılığı’na, Hazine’ye ve (davayı anne açtıysa) çocuğa atanacak kayyıma ihbar edilir.
Babalık kararı verildikten sonra mahkeme, velayet, kişisel ilişki ve nafaka konularını da karara bağlar. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kural olarak annededir. Babalık davası sonunda da genellikle çocuk anneyle yaşamaya devam ettiğinden, velayet çoğunlukla anneye bırakılır. Mahkeme, baba ile çocuk arasında uygun şekilde kişisel ilişki (görüşme hakkı) tesis edebilir; yani babanın çocukla hangi aralıklarla görüşeceğini düzenler. Ayrıca babanın, çocuk için mali yükümlülüklerini belirler: Dava sırasında talep edilmişse ve şartlar oluşmuşsa mahkeme tedbir nafakası adı altında dava süreci için geçici nafakaya karar verebilir; karar kesinleştikten sonra da babanın çocuğa düzenli olarak iştirak nafakası (çocuk nafakası) ödemesine hükmeder.
Babalık Davasının Sonuçları (Soybağı, Nafaka, Miras Hakları)
Bir babalık davası başarıyla sonuçlandığında, mahkemenin kararıyla çocuk ile davalı baba arasında soybağı (nesep) ilişkisi kurulmuş olur. Bu soybağı kurulmasının bir dizi hukuki sonucu vardır:
Miras hakları: Soybağı kurulmasıyla çocuk, baba yönünden yasal mirasçı konumuna gelir. Artık çocuk, babanın diğer çocuklarıyla (evlilik içi olsun olmasın) eşit derecede miras hakkına sahip olacaktır. Baba vefat ettiğinde, bu çocuk da tıpkı diğer çocuklar gibi yasal mirastan pay alır. Babalık hükmü geriye etkili olduğu için, örneğin baba dava devam ederken ölmüş olsa bile, karar kesinleştikten sonra çocuk babasının mirasına ortak olabilir. Bu sayede evlilik dışı çocuklar, babaları tarafından tanınmamış olsalar dahi mahkeme kararıyla tanınarak miras haklarını da elde etmiş olurlar.
Nafaka yükümlülüğü: Babalık hükmüyle birlikte baba, çocuğun yasal babası haline geldiğinden, çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğü doğar. Mahkeme, çocuğun ihtiyaçları ve babanın maddi durumuna göre aylık iştirak nafakası ödenmesine karar verir. Bu nafaka, çocuğun 18 yaşını doldurana kadar (ve eğer eğitimi devam ediyorsa eğitim süresi boyunca) babadan düzenli olarak alınacak çocuk bakım parasıdır. Dava sırasında ara nafaka (tedbir nafakası) ödenmişse, karar sonrası bu genellikle iştirak nafakası olarak devam ettirilir.
Baba, velayet kendisinde olmasa bile çocuğun geçimine katkı sağlamak zorundadır. Eğer babalık davası sonucunda babanın maddi durumu iyi, çocuğun ihtiyaçları fazlaysa nafaka miktarı buna göre belirlenir. Aksi halde asgari düzeyde bir katkı yükümlülüğü olacaktır.
Doğum giderleri ve tazminat: Anne, babalık davasıyla birlikte talep etmişse, gebelik ve doğum nedeniyle yaptığı masrafların babadan karşılanmasına karar verilebilir. TMK m.304 uyarınca:
Madde 304- “Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir:
- Doğum giderleri,
- Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
- Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.”
Sıkça Sorulan Sorular (S.S.S.)
Evlilik dışı çocuk babaya (babalık) davası açabilir mi?
Evet. Evlilik dışı dünyaya gelen bir çocuk, reşit olduktan sonra babalık davası açma hakkına sahiptir. Çocuk henüz 18 yaşını doldurmamışsa, onun adına annesi veya mahkemece atanan bir kayyım bu davayı açabilir. Kanunen bu hak anne ve çocuğa tanındığı için, çocuk büyüdüğünde babasının tespiti için dava yoluna başvurabilir. Güncel hukuka göre bu hakkın kullanımında herhangi bir zaman aşımı ya da hak düşürücü süre kısıtlaması da yoktur.
Baba vefat etmişse babalık davası açılabilir mi?
Evet, baba öldüyse de babalık davası açılabilir. Bu durumda davanın, ölmüş babanın mirasçılarına karşı yöneltilmesi gerekir. Örneğin biyolojik baba olduğu iddia edilen kişi çocuğun doğumundan önce veya dava devam ederken vefat etmiş olabilir. Bu halde mirasçılarına (örn. baba adayının anne-babasına veya kardeşlerine, ya da varsa diğer çocuklarına) dava dilekçesi yöneltilir.
Babalık davası hangi mahkemede ve nerede açılır?
Babalık davaları, Aile Mahkemesi’nde açılır. Eğer bulunduğunuz yerde aile mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi bu sıfatla davayı görür. Yetkili mahkeme ise davacı (anne veya çocuk) ile davalının yerleşim yerlerinden biri ya da çocuğun doğduğu yerdeki mahkemedir.
Babalık davası ne kadar sürer?
Pratikte birçok babalık davası 6 ay ile 1 yıl arasında karara çıkmaktadır. Davalı tarafın bulunamaması, tebligat gecikmeleri veya itirazlar nedeniyle süreç uzayabilir. DNA testi için numune alımı ve raporlanması genelde 1-3 ay arasında tamamlanır. Eğer taraflar karara itiraz edip temyize giderse, Yargıtay süreciyle birlikte dava süresi birkaç yıl da alabilir. Ancak DNA sonucunun net olduğu durumlarda ve tarafların itiraz etmediği hallerde, davalar bir yıl içinde kesinleşme eğilimindedir.
Babalık davası kazanılırsa ne olur?
Babalık davasını davacı (anne/çocuk) kazandığında mahkeme, ilgili erkeğin çocuğun babası olduğuna hükmeder. Bu kararla birlikte çocuk ile baba arasında hukuki soybağı kurulmuş olur. Nüfus kaydına baba adı işlenir; çocuk, babanın yasal çocuğu haline gelir. Bunun sonucunda baba, çocuk için nafaka ödemekle yükümlü olur ve çocuk babasının mirasçısı konumuna kavuşur.
Anne, babalık davası açabilir mi?
Evet, evlilik dışında bir çocuk dünyaya getiren anne, babanın tespiti için babalık davası açabilir. Zaten kanunen babalık davası açma hakkı öncelikle anneye tanınmıştır. Dikkat edilmesi gereken, annenin bu davayı çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde açmasıdır.
Babalık davası, hem çocuğun hem de annenin hukuki haklarını koruyan önemli bir yasal imkândır. Bu süreçte hak kaybı yaşamamak ve doğru adımları atmak için güncel mevzuata hakim olmak önemlidir. Eğer benzer bir durumla karşı karşıyaysanız, bir aile hukuku avukatına danışarak süreci yürütmeniz tavsiye edilir. Böylece babalık davasının şartları, süresi, ispat yöntemleri ve sonucu hakkında profesyonel destek alarak çocuğunuzun haklarını güvence altına alabilirsiniz.
Babalık Davalarında Yargıtay Kararları
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/1285 E., 2022/3256 K.)
Babalık davasına dair hak düşürücü süreler ise TMK m. 303’de düzenlenmiştir. Buna göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Çocuğun açacağı babalık davası yönünden; hak düşürücü süreyi düzenleyen ikinci fıkra, Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılarak, dava Cumhuriyet savcısına ve Hazine’ye ihbar edilerek, çocuk ve çocuk adına kayyım tarafından açılan babalık davalarında her hangi bir hak düşürücü süre olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/7817 E., 2022/7397 K.)
Davalı vekili Av. …’un dosya içerisinde bulunan vekâletnamesi genel vekâletnamedir. Açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez (HMK m. 74). TMK’nin 301. maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. Babalık davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Buna göre; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 74. maddesi gereğince adı geçen davalı vekilinden, babalık davasını takip edebilmesi için özel yetkiyi içeren vekâletname istenmesi(verilmemesi halinde sonuçları da ihtar edilmek suretiyle), bu süre içinde vekâletname verilmemesi halinde asıla kararın tebliği ile, asıl tarafından temyiz veya temyizden feragat dilekçesi verilmesi halinde dilekçe eklendikten, sonra gönderilmek üzere iadesine karar vermek gerekmiştir.
(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/11449 E., 2016/7233 K.)
Davacı, iade-i muhakeme sebebi olarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/7’nci maddesinde yer alan “hükme müessir hile ve hud’anın kullanılmış olması” na dayanmıştır. Tarafların gösterecekleri deliller toplanıp, iadei muhakeme sebebinin bulunup bulunmadığı tespit edilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, önceki kararın onanmasına ilişkin Yargıtay kararında “davacı ile bir başka erkek arasında soybağı bulunmadığı” açıkça ifade edildiği halde, “mevcut soybağının kaldırılmadığı, bu soybağı kaldırılmadan babalık davasının görülemeyeceği, mevcut durumu ile soybağının kaldırılması davası açılmadığı, bu sebeple iadei muhakeme şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle iadei muhakeme davasının reddi doğru bulunmamıştır.
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10407 E., 2022/1840 K.)
Türk Medeni Kanunu m. 333 hükmünde açıkça düzenlendiği üzere babalık davası ile birlikte nafaka istenebilir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir. Açıklanan nedenlerle, davalının çocuğun babası olduğu da sabit olduğuna göre dava tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/11771 E., 2019/4906 K.)
Dava, babalığın tespiti davası olup kamu düzenine ilişkin olan bu tür davalarda, hakim maddi olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. Babalığın tespiti istemli davalarda, Türk Medeni Kanunu’nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca … yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından, mahkemece sözkonusu hüküm çerçevesinde babalık iddiası ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulü,
Doğru görülmemiştir.
Bu Yazılara da Göz Atın: